Veliefendi hipodromunun mevcut tribün ve yönetim binalarının yıkılarak yenilerine ait mimari proje yarışması sonuçlandı

Veliefendi hipodromunun mevcut tribün ve yönetim binalarının yıkılarak yenilerine ait mimari projeleri çevre düzenlemesi ile birlikte elde etmek amacıyla Türkiye Jokey Kulübü tarafından düzenlenen davetli yarışmada yer alan Ven Mimarlık ekibi 1. ödülü kazandı.
Tribün yapıları ve yönetim binalarının DEPREM olgusu ile ilgili durumuna dikkat çekilen projede, hipodrom yapılarının günün şartlarına uygun olmadığı kaydedildi.
Ekip projeyi anlatıyor:
İstanbul Veliefendi Hipodromu’nun işlevini yerine getirebilmesi için en çok ihtiyaç duyulan tribün yapıları ve yönetim binaları; 1999 Depremi’nden ve güncel yönetmeliklerden önce yapılmış olup zamanla çağın gereksinimlerini karşılamayacak duruma gelmiş, atçılık sporunun uluslararası standartlarda sürdürülebilmesini zorlaştırmıştır. Türkiye Jokey Kulübü düzenlemiş olduğu davetli mimari proje yarışmasıyla bu yapıların “günün gelişen şart ve ihtiyaçlarına göre tasarlanarak çağdaş bir yaklaşımla, atçılık sporuna olan farkındalığı artıracak, at yarışçılığının tarihsel ve sosyal bağlamı içinde kalitesini yükseltecek, kamusal alan kullanımına özen gösterecek, bölgeye kültürel katkı sağlayacak, güzel sanatları destekler nitelikte, uygulanabilir, özgün, doğaya saygılı, sürdürülebilir, yenilikçi ve işlevsel mimari tasarım projelerinin” elde edilmesini katılımcılardan talep etmiştir.
İstanbul ve Veliefendi Hipodromu… Her ikisi de tarihten gelen dolu dolu yaşanmışlıklar, hikayeler, efsaneler barındırıyor. Her ikisi de enerji ve heyecan dolu bir ambiyansa, dinamik bir atmosfere sahip. İstanbul, o tüm enerjisiyle, akışıyla Veliefendi hipodromunu çevreleyen bir bağlam. Veliefendi hipodromu ise, kent içindeki konumu ve geniş bir alana yayılan yeşil alanları ile İstanbul için çok önemli ve değerli bir parça. Üstelik ev sahipliği yaptığı etkinlikler itibariyle İstanbul’da eşi ve benzeri yok. Yapmış olduğumuz analizlerde, alanın sahip olduğu tüm bu potansiyele rağmen, mevcut durumun bunu yeterince kullanamadığı, kentle yeteri kadar ilişki kuramadığı ve her gün önünden geçen on binlerce insanın belki de birçoğunun hayatlarında hipodromu hiç ziyaret etmediği değerlendirmesinde bulunduk. Bu değerlendirmeden hareketle, geliştireceğimiz proje ile bu potansiyeli nasıl sonuna kadar kullanırız, kentle hipodromu nasıl birbirine sıkı sıkı bağlar ve bir yanda, hipodromdaki koşu pisti ve tribünlerde oluşan enerji ile diğer yanda kentin enerjisini nasıl birbiri ile buluşturabilir, kaynaştırabilir ve birbirini beslemesini sağlarız sorusundan yola çıktık.

Bu bağlamda, hipodrom alanına girişte cadde seviyesinden başlayarak podyum katına yükselen eğimli bir platform ile ziyaretçilerin tribünlerin kalbine en ideal noktada ulaşmaları sağlanmıştır. Bu eğimli platform sadece bir erişim öğesi olmanın ötesine geçerek meydanlaşır ve kent ölçeğinde bir mekâna dönüşerek kentliyi ve yarış severi hipodroma davet eder. Farklı düzlemlerde oluşan kentsel mekanlar zinciri birbirine eklemlenerek kentle hipodrom alanı arasındaki bağı oluşturur. Eğimli platform yükselen konumuyla aynı zamanda kentin akışını izleyebildiğimiz bir bakış durağıdır.

Podyum kotuna ulaşan yarış severleri tribün binaları önünde oluşan meydan ve doğrudan açık tribünlere geçiş sağlayan yarım küre hacimli kütlesel boşluk karşılar. Ziyaretçiler böylece ideal bir seviyeden tribünlere ulaşır ve koşu pistine hâkim bir noktadan giriş yapmış olur.
Eğimli platform ve podyum esas olarak bütünleşik bir kentsel mekan/yapı kütlesi olarak tasarlanmıştır. Platformun altı zemin kat seviyesinde içerdiği fonksiyonlar ile yarış severlerin podyum katındaki erişim ve dolaşım trafiğinden ayrıştırılmış bağımsız girişlerin oluşmasına imkan verir. Bir başka deyişle podyum kotu yarış severlerin dolaşım trafiğini organize ederken, zemin kat seviyesinde özellikli ziyaretçiler ve personele ait dolaşım trafiği kurgulanır. Rampa, sağında ve solunda iki ayrı giriş bölgesi tanımlar. Sağ tarafta öncelikle hipodrom alanına idari giriş noktası oluşur. Bu giriş sadece personel ve idari ziyaretçiler için kullanılacak ve haftanın yedi günü çalışacaktır. Ayrıca yine rampanın sağ tarafında oluşan meydandan geçilerek konferans, sergi ve müze hacimlerine kamunun erişimini sağlayan bağımsız bir giriş vardır.
Haberin devamı için: bağlantı